Ak Ll Kent Modellerinin De I Imini Bilim Kurgu Filmleri Zerinden Okumak, Elysium Ve 5. Element Film Rnekleri
1. 23 / 24 MAYIS 2019
27. KENTSEL
TASARIM VE
UYGULAMALAR
SEMPOZYUMU
(&-&$&ąć/,/5ć/ć543-.,
,*--* ,/5-3 (-$ąć/ 501-6.6
ve KENTSEL TASARIM
LMM ,FOUMFS LMM ĆFIJSDJMJL | (FMFDFĈJO 5PQMVNV WF
%FĈJĉFOćIUJZBÉMBS| ,FOUTFM5BTBSNEB:FOJ5FLOPMPKJMFS
| ,FOUTFM.JSBTWFLMM5FLOPMPKJMFS| ¬FWSFTFMEBMFUJO
4BĈMBONBTOEBLMM5FLOPMPKJMFS | LMM ,FOUMFS %PĈB
WF ćOTBO ćMJĉLJTJ | ,FOUTFM MUZBQ 5BTBSNOEB LMM
6ZHVMBNBMBS | ,BUMNEB LMM 6ZHVMBNBMBS WF
ZÕOFUJĉJN | LMM ,FOUMFS WF :VSUUBĉ 0MNBL |
(FÉNJĉUFO (FMFDFĈF #BLNBL ¾UPQZB WF %JTUPQZB
,F O U T F M 5B T B S N # J M J N % B M
.4(4¾4FEBE)BLLMEFN0EJUPSZVNV
.JNBSML'BLÛMUFTJ| ĆFIJSWF#ÕMHF1MBOMBNB#ÕMÛNÛ
V S C B O E F T J H O T Z N Q P T J V N ! N T H T V F E V U S
2. 27. KENTSEL TASARIM VE UYGULAMALAR SEMPOZYUMU
GELECEĞİN KENTİNİ TASARLAMAK
AKILLI KENTLER, GELECEĞİN TOPLUMU VE KENTSEL TASARIM
Sempozyum Bildiri Kitabı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları - 888
KOD: eMSGSÜ-MF-ŞBPB-020/09-Kat2
ISBN: 978-625-7758-00-0
Yayına Hazırlayan:
Ebru FİRİDİN ÖZGÜR
Kitap Tasarım:
Ömer Devrim AKSOYAK
Yayın Ekibi:
Ahmetcan ALPAN
Barış GÖğÜş
İdil AKYOL KOÇHAN
Saadet Tuğçe TEZER
Bildirilerde kullanılan görsellerin kalitesi, yasal yükümlülükleri ve tüm sorumluluğu bildiri sahiplerine aittir. Kitapta yer alan bildiriler
kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Meclis-i Mebusan Caddesi No:24 34427 Fındıklı/İstanbul
Tel: 0 212 252 16 00/220
urbandesignsymposium@msgsu.edu.tr
3. Bahar AKSEL ENŞİCİ
Ömer Devrim AKSOYAK
Dilek AKTÜRK
Ahmetcan ALPAN
Hatice AYATAÇ
Seher BAŞLIK
Cânâ BİLSEL
Güven BİLSEL
Melih BİRİK
Mehmet ÇUBUK
Ebru FİRİDİN ÖzGÜR
Aykut KARAMAN
İnci OLGUN
Gülşen ÖzAYDIN
Müge ÖzKAN ÖzBEK
Fatih TERzİ
Tuğçe TEzER
Tolga ÜNLÜ
Çiğdem VAROL
Koray VELİBEYOĞLU
Seher Demet YÜCEL
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Elemanı
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Elemanı
İTÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
ODTÜ Ögretim Üyesi
Karatay Üniversitesi Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Emekli Öğretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Emekli Öğretim Üyesi/Altınbaş Üniv.
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
İTÜ Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Elemanı
Mersin Üniversitesi Ögretim Üyesi
Gazi Üniversitesi Ögretim Üyesi
İYTE Ögretim Üyesi
MSGSÜ Ögretim Üyesi
Sempozyum Kitabı Hakem Kurulu ( Soyadı alfabetik sırası ile)
Sempozyum Düzenleme Kurulu ( Soyadı alfabetik sırası ile)
Bahar AKSEL ENŞİCİ
Ömer Devrim AKSOYAK
Dilek AKTÜRK
İdil AKYOL KOÇHAN
Ahmetcan ALPAN
Melih BİRİK
Ebru FİRİDİN ÖzGÜR
Barış GÖĞÜŞ
Pelin GÖKGÜR
Gülşen ÖzAYDIN
Müge ÖzKAN ÖzBEK
Saadet Tuğçe TEzER
Bilge ULUSAY ALPAY
4. İçindekiler
1•SUNUŞ
Ebru FİRİDİN ÖzGÜR
3•ÇERÇEVE SUNUŞ: KENTLER AKILLI KILINIRKEN KENTSEL TASARIMA YENİDEN VE YENİDEN BAKMAK
Mehmet ÇUBUK
13•KENTSEL HAREKETLİLİĞİN SAĞLANMASINDA AKILLI ULAŞTIRMA ALTYAPI UYGULAMALARININ
ETKİSİ
Seçkin ÇİRİŞ
23•AKILLI KENT MOBİLYALARININ KENT MEYDANLARINA ENTEGRASYONUNUN EMİNÖNÜ MEYDANI
ÖRNEĞİ ÜzERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Aslıhan ERMİŞ, Neslihan BARIŞ KARATEKİN
49•İDEA: KAMUSAL ORTAK ÇALIŞMA VE ORTAK ÜRETİM ALANI MODELİ
Batuhan AKKAYA, Egecan ERDOĞAN
61•KENTSEL MEKÂNDA SÜRDÜRÜLEBİLİR YÜzEY MALzEMELERİ
İbrahim EREN, Neslihan BARIŞ KARATEKİN
77•KATILIMCI KENTSEL TASARIM PRATİKLERİNDE GÜNCEL TEKNOLOjİLERİN KULLANIMI
zeynep Burcu KAYA, Ahmetcan ALPAN
91•KENTLERDE AKILLI TURİzM UYGULAMALARI: KONYA ÖRNEĞİ
Ayşegül TERECİ, Burhan ŞOHOĞLU
101•KENT MEYDANLARI KULLANIM YOĞUNLUKLARININ VE KULLANICI DENEYİMLERİNİN KONUM BAzLI
SOSYAL MEDYA VERİLERİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Ezgi GÜLER TOzLUOĞLU, H. Serdar KAYA, Çağlar TOzLUOĞLU
109•KENTSEL TEKNİK ALTYAPI UYGULAMALARINDA YENİLİKÇİ BİR YAKLAŞIM: DÖNGÜSEL KENT
Dr. Çiğdem ÇÖREK ÖzTAŞ, Merve AKI
123•DİjİTAL BEŞERİ BİLİMLER ÇAĞINDA KENTSEL TASARIM
Almira YILMAz, Koray VELİBEYOĞLU
131•ENGELSİz ERİŞİMDE AKILLI KENT TEKNOLOjİLERİNİN KULLANIMI
Çiğdem AKDEMİR, Hatice AYATAÇ
141•KENTSEL TASARIMIN GELECEĞİNİ AKILLI UYGULAMA ÖRNEKLERİ ÜzERİNDEN DÜŞÜNMEK
Mehmet Nazım ÖzER, Gamze ÖzER
153•‘İMGELEM MÜHENDİSLİĞİ’: GELECEKÇİ ŞEHİRCİLİK İÇİN BİLİŞSEL YÖNTEM ÖNERİSİ
Olgu ÇALIŞKAN, Onur TÜMTÜRK, Irmak YAVUz
167•KENTLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİR SU KAYNAKLARI SİSTEMLERİ
Vahap SAMANLI
5. 173•KARAKÖY’ÜN EŞİK MEKÂNI OLARAK YENİDEN İNCELENMESİ
Nazlı GÜNGEN, İpek AKPINAR
185•UYUMLANABİLİR OLANI TASARLAMAK: BİÇİMSEL VE İŞLEVSEL DEĞİŞİME DUYARLI KENTSEL
TASARIM YAKLAŞIMI
Onur TÜMTÜRK
207•COĞRAFİİŞARETLİSOSYALMEDYAVERİLERİNİNBÖLGESELAKTİVİTEÖRÜNTÜLERİNİÇÖzÜMLEMEDE
KULLANILABİLİRLİĞİNE YÖNELİK BİR İNCELEME: ECEABAT İLÇESİ ÖRNEĞİ
Mete Korhan ÖzKÖK, Ezgi TOK, Gül TÜzÜN
221•ÜTOPYA DİSTOPYA ARAKESİTİNDE, İNSAN, MEKÂN VE TEKNOLOjİ İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ
Özlem DEMİRKAN
231•SİBER UzAMDA KÜLTÜREL HAFIzA VE MİRASIN TEMSİLİYETİ: SAMATYA’NIN ÇOK(LU) E-HALLERİ
Tuğçe GÜRLEYEN
251•SOSYAL AĞLAR ÜzERİNDEKİ YER BİLDİRİMLERİNİN KENTSEL MEKÂN KULLANIMI ÜzERİNDEKİ
ETKİSİ: ANKARA, GÜNEŞ SOKAĞI ÖRNEĞİ
Ege İMREN
269•“YER”İN KULLANICILARI TARAFINDAN YENİDEN TANIMLANMASINDA YENİ MEDYANIN ROLÜ:
INSTAGRAM ÜzERİNDEN BEŞİKTAŞ/AKARETLER ÖRNEĞİ
Delfin GÜNAY, Bahar AKSEL ENŞİCİ
279•KENTSEL ALANLARIN TASARIM SÜRECİNDE MİKROİKLİM VE FİzİKSEL DEĞİŞKENLERİN SİMULASYON
ARAÇLARIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ
Mujesira BAKOVIC, Özgür GÖÇER
295•AKILLI KENT MODELLERİNİN DEĞİŞİMİNİ BİLİM KURGU FİLMLERİ ÜzERİNDEN OKUMAK, “ELYSIUM”
VE “5. ELEMENT” FİLM ÖRNEKLERİ
Emre SÖYLEMEz
309•KAMUSAL MEKÂNDA TEKNOLOjİ: YENİ DENEYİMLER VE İNTERAKTİF SÜREÇLER TASARLAMAK
Vildan ÇETİNER
323•ŞEHİRCİLİKTE GELECEKÇİ DÜŞÜNCE: GÜNCEL KENTSEL TASARIM PRATİĞİNE ELEŞTİREL BAKIŞ
H. Eren EFEOĞLU, Olgu ÇALIŞKAN
6. 295
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
AKILLI KENT MODELLERİNİN DEğİşİMİNİ BİLİM KURGU
FİLMLERİ ÜZERİNDEN OKUMAK, “ELYSIUM” VE “5.
ELEMENT” FİLM ÖRNEKLERİ
Emre SÖYLEMEz
Gebze Teknik Üniversitesi
Özet
Akıllı kent kavramı üzerinde henüz fikir birliğine varılamamış, her disiplin kendi tanımına göre akıllı kentlerin
geleceğini açıklamaya çalışmıştır. Bu çeşitlilik teknoloji ve bilime göre de zaman içerisinde gelişmiş ve
değişmiştir. Kentin farklı bileşenleri akıllı kent anlamında farklı eğilimler göstermiş ve her bileşen kendi
akıllı kent idealine ulaşmaya çalışmıştır. Çok sayıda farklı durum ve sürece bağlı olan kavram üzerinde
ortak bir tek görüş olmayışı gayet doğal gözükmektedir. Ancak gelişmiş her teknoloji bize akıllılık durumunu
vermediği gibi teknolojinin yokluğu da durumu daha az akıllı yapmamaktadır.
Sinema sanatı, özellikle bilim kurgu türü, hikâye anlatıcılığı rolünde mekânsal boyutun yansıtılmasında
büyük imkânlar sağlamaktadır. Geleceği öngörebilen, aldığımız kararların gelecekteki mekânsal boyutunu
adeta bir simülasyon gibi bize yaşatma imkânı sunan bilim kurgu filmlerini anlamak ve analiz etmek
gerekmektedir. Bu kurgular sayesinde daha gerçekleşmeden hatalarımızdan ders çıkarmak ve ona göre
hareket etme fırsatı oluşmaktadır.
Akıllı kent ilkelerinin günümüz kentleri için gelecek temennisi olması, günümüzün kentsel ve küresel
problemlerinebuilkelerneticesindecevaparanışı,akıllıkentlerigünümüziçinütopyakonumunasokmaktadır.
Tasarlanmış ütopyalar olan bilim kurgularda günümüz problemleri için çözüm yolları arayışı önemlidir.
Çalışma kapsamında on beş yıl arayla çekilmiş ve çekildiği dönemlerde tartışılan, küresel ölçekteki fikirlerin
okunabildiği “Elysium” (2013) ve “5. Element” (1997) filmlerinin kent kurguları ve bu kurgulardaki kentsel
yaşam karşılaştırılacaktır. Bu süreç içerisindeki akıllı kent olgusunu kavrayış biçimimizdeki değişimler ve
değişimlerin sebepleri anlaşılmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Akıllı Kent, Geleceğin Kentleri, Kentsel İhtiyaç, Sinema ve Kent, Ütopya
7. 296
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
1. Giriş
Akıllı kent kavramı zaman içerisinde farklı
yönleriyle farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bu
tanımlar gün geçtikçe gelişen teknolojiyle paralel
şekilde değişmektedir. Ancak genel anlamıyla
‘Akıllı Şehir’ ya da ‘Akıllı Kent’ kavramı, kentin
bütününü oluşturan bileşenlerin, bilgi ve iletişim
teknolojilerini en verimli ve akılcı haliyle kullanarak
oluşturduğu sistemler bütünüdür. Kenti oluşturan
bu bileşenler, altyapı sistemleri, yapılar ve yapılar
arası boşluklar gibi fiziksel boyutun ötesinde kentin
üstyapısını da oluşturan toplumun ekonomik,
ideolojik, sosyokültürel durumu gibi kavramları da
kapsamaktadır.
Otomasyon terimi akıllı kentin oluşmasında var
olan bir kavramdır. Ancak birçok akademik çalışma
otomasyon terimini, mevcut gelişimi düşünerek
ele aldığından ulaşım temelli teknolojilerin
birbirine uyum durumu olarak kullanmaktadır
(Menouar, 2017). Akıllı kent kavramını bilgi iletişim
teknolojilerinin (BİT) olabilecek en aktif ve verimli
şekilde kentsel yaşama dâhil edilmesi olarak ele
alacak olursak otomasyon sistemlerini her aşamada
düşünmek ve dâhil etmek zorundayız. Kenti yaşayan
bir canlı bir organizma varsaymamız, otomasyonla
birlikte oluşan akıllı kenti yaşayan, düşünebilen ve
kendini otomatik geliştirebilen bir organizma olarak
varsaymamız anlamına gelmektedir.
Bugün içerisinde yaşadığımız kentler, dünün
fütüristlerinin tahmin etmeye ya da kurgulamaya
çalışıldığı kentlerin bir yansımasıdır. Günümüz
kentlerine geçmişten ne kadar bilinçli kararla
ulaştığımızı anlamamız güçtür ve içerisinde
yaşadığımız kentlerinin bir ütopya mı yoksa distopya
mı olduğu tartışmaya açıktır. Bugün resmettiğimiz
birçok gelecek kent modeli için de aynı durum
söz konusudur. Akıllı kent kavramı bu tartışma
içerisinde kentleri ütopik bir modele sokmak için
kullanılabilecek en önemli araçlardan biridir.
Ekolojik problemlere çözüm bulma arayışının yanı
sıra otomasyonla birlikte üretim sistemlerinde insan
emeğinin rolünü azaltıcı yönü akıllı sistemlerin
getirilerinin başında gelmektedir. Bu arayışlar
geçmişte olduğu gibi günümüzde de birçok ütopik
düşüncenin temelini oluşturmaktadır.
Gelecek tahminlerinin yapıldığı bilim kurgu
anlatılarında, akıllı kentlerin bütünsel şekilde
ele alınması daha rahat olmaktadır. Gerçeklik,
uygulanabilirlik ve uyumluluk gibi zorunlulukların
olmayışı akıllı kentlerin, günümüz kentlerine entegre
olma aşamasındaki problemlerini aşmasında
kolaylık sağlamaktadır. Bu sayede “Eğer şöyle
olursa ne olur?” sorusunun cevabını daha rahat
alınabilmektedir. Bu cevap önceleri sadece yazılı
metinler aracılığıyla aranmış olsa da günümüzde
bu arayış görsel anlatılarla daha kolay olmaktadır.
Yazılı metinler yoluyla anlatım tercihi her okuyucu
için farklı şekilde görselleştirme imkânı sunarken
görsel yollarla (resim, sinema ve 3 boyutlu anlatım
vb.) yapılan anlatılar yaratıcı tarafından düşünülen
kurguyu direkt ifade etmektedir (Giffiner, 2007).
Görsel anlatım tarzlarından bilim kurgu anlatıları
için, kullanımı en fazla tercih edilen yöntem sinema
olmaktadır. Sürecin de anlatımına imkân verilmesi,
yüksek teknoloji sayesinde ifade biçimlerinin sınır
tanımaz oluşu sinemanın tercih sebebi olurken, diğer
görsel araçlara göre maliyetinin çok olması ve yapım
aşamasının uzun sürmesi tercihlerin sebeplerini
etkilemektedir.
Bu sebeple, bu çalışma kapsamında yaklaşık 15 yıl
arayla çekilmiş “Elysium” (2013) ve “5. Element”
(1997) filmlerinin kent kurguları ve bu kurgulardaki
kentsel yaşam karşılaştırılacaktır. Gelecek
tahminlerinde bulunan bu filmlerde akıllı kent
modellerinin öngörülerindeki farklılaşmalar analiz
edilecek ve farklılaşmadaki sebeplerin; filmlerin
çekildiği dönemlerdeki kentsel problemlerin
-ekonomik, ekolojik, ideolojik ve sosyokültürel-
gelecekteki öngörülen dünya ile ilişkisi ve filmlerin
çekildiği dönemlerdeki teknolojik öngörünün kısıtları
tartışılacaktır. Bu tartışma neticesinde elde edilecek
veriler ışığında; i) günümüz kentlerinin problemleri
için ne şekilde akıllı teknolojiler ve kentler ön
görmemiz gerektiği, ii) bu öngörüler için mevcut
teknolojinin imkânları ortaya konarak izlenebilecek
yollar ve iii) bu yolların neticelerinde oluşabilecek
akıllı kentsel kurgular saptanacaktır.
Birden çok tanımı bulunan akıllı kent kavramı en
geniş tanımıyla ele alındığında ortaya çıkan kentsel
bileşenlerin tanımı yapılacak ve seçilen filmlerin bu
bileşenler ışığında kıyasları yapılacaktır. Daha sonra
ise kıyaslardan çıkan sonuçların günümüz kentsel
problemleri ve kent çalışmaları üzerindeki izleri
aranacaktır.
2. Akıllı Kent Kuramları ve Bileşenleri
Akıllı kent kavramı temel tanımı itibariyle; kentlilerin
yararınaolacakşekilde,bilgiveiletişimteknolojilerinin
(BİT) kullanımıyla, klasik ağ ve hizmetlerin daha etkin
hale getirildiği yerdir. (Ercoşkun,2016). Bu kapsamda
akılı kentler; dijital kentler, zeki kentler, teknolojik
kentler, eko-tek kentler, sürdürülebilir kentler
olmak üzere (Estevez, 2016) uluslararası literatürde
birçok farklı tanımlamalara denk gelebildiği gibi,
8. 297
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
özünde hepsi kentin sosyal, ekonomik ve fiziksel tüm
imkânlarını en verimli şekilde kullanmayı ve bunu
yaparken teknoloji odaklı kentsel gelişimi öngören
kentsel gelişim modelleridir.
Akıllı kent kavramı birçok farklı değişken sebebiyle
tanımı gün geçtikçe değişmekte ve genişlemektedir.
Bu genişleme, küresel ve kentsel problemlere karşı
çözüm arayışı içerisinde geliştirilen yöntemlerle
ve gelişen teknolojik imkânlarla olmaktadır.
Teknolojik gelişmelerin yanı sıra teknoloji gelişim
hızı gün geçtikçe artmaktadır. Her gelişen teknoloji
beraberinde çok sayıda gelişim fırsatını da
getirmektedir (Komninos, 2013). Kentlerin böyle
bir teknolojik hıza ayak uydurması ve bu uyumun
planlanması gün geçtikçe zorlaşmaktadır. ‘Geleceğin
Akıllı Kentleri (2012)’ kapsamında bahsedilen akıllı
şehir kavramının, bugüne kadar düşünülenden farklı
olmasının sebebi; sürekli değişmesi ve uzun dönem-
kısa dönem planlama kararları arasında geçişin
sürekli değişken halde olması da gelişim hızından ve
gelişimin çok yönlü olmasından kaynaklanmaktadır.
2.1. Akıllı Kent Bileşenleri
Akıllı kent kavramları teknolojiyle birlikte ortaya
çıkmıştır. Teknolojinin kentte var oluşu fiziksel
boyutta kendini daha fazla göstermektedir. Ancak
teknolojinin kentsel yaşama entegrasyonu akıllı kenti
farklı bileşenlere ayrılmaktadır. Varol’a göre kenti
oluşturan bileşenlerin bilgi iletişim teknolojilerine
(BİT) entegrasyonu sonucunda akıllı kent yönetişim,
hareketlilik, çevre ve yaşam bileşenleri gibi başlıklar
altında toplanmaktadır (Varol, 2017). Diğer bir bakış
açısına sahip olan Dameri (2013); kenti oluşturan
etkenleri temel almak üzere, arazi, insan, altyapı
ve yönetim gruplandırmasının akıllı kenti oluşturan
etmenler olduğunu söylemiştir. Giffiner’e (2007) göre
ise akıllı şehirlerin akıllı ekonomi, akıllı insanlar-
toplum, akıllı yönetim, akıllı hareketlilik, akıllı çevre
ve akıllı yaşam olmak üzere altı farklı göstergesi
vardır ve her bir gösterge de kendi içerisinde çok
sayıda bileşene ayrılır.
Kavramın daha iyi anlaşılması, kontrol edilebilmesi
ve teknolojik gelişimlere ayak uydurabilmesi için
yapılan bu gruplandırmalar günümüz kentlerin akıllı
kent statüsüne geçişi aşamasındaki çalışmalarda
kolaylıklar sağlamıştır. Bütün halde analiz ve
müdahaleedilmesizorolanproblemlerinanlaşılması
ve çözülmesini de sağlar niteliktedir.
Çalışma kapsamında seçilen filmlerin kurguladığı
kentleri analiz edebilmek için Giffiner‘in yaptığı
gruplandırma (bkz. Şekil 1) detaylandırılarak ele
alınacaktır.
Akıllı ekonomi
Akıllı ekonomi başlığı altında sayısal ekonomik
göstergelerin yanı sıra yenilikçi ruh, girişimcilik,
çeşitlilik ve esneklik gibi teknolojiden direkt
etkilenen ve teknolojiyi etkileyen kavramlar da
işin içine girmektedir. Bölgesel ve küresel ölçekte
etkileri olan bu göstergeler akıllı kent kavramının
gelişiminde öncü olabilecek yaratıcı endüstrilerin
temelini oluşturmaktadır.
Akıllı ekonomik sistemden söz edebilmemiz için
kapitalist üretim biçiminin meydana getirdiği, tekrar
eden birikim ve kriz dönemlerindeki ekonomik
dalgalanmalardan en az etkilenecek şekilde,
dayanaklı diyebileceğimiz bir ekonomik sistemden
söz etmemiz gerekmektedir.
Akıllı insanlar-toplum
Yaratıcılık, çeşitlilik, kentsel yaşama katılım,
eğitim ve bilgi seviyesi gibi birçok göstergeyle ifade
edilebilecek akıllı insanlar-toplum başlığı bize
insanlığınvaroluşundangünümüzekadargelentarım
toplumu, sanayi toplumu ve en son olarak erişilen
bilgi toplumunun ideal formunu göstermektedir.
Bu toplum, kentsel ve küresel kararlarda, karar
mekanizması içerisinde yer alan katılımcı kimlikteki
bireylerden oluşmaktadır. Aynı zamanda 21. Yüzyılın
bilgi toplumu seviyesine erişmiş, modern bireylerden
oluşmakta ve yenilikleri destekleyici özellikte
olmaktadır. Akıllı kentin kullanıcısı niteliğindeki bu
toplum diğer başlıklardan ayrı düşünülmeyeceği için
akıllı ekonomiyi oluşturan, akıllı çevrede akıllı yaşam
süren bir toplumdur.
Akıllı yönetim
Tam katılımlı bir demokrasinin olduğu, yönetişim,
şeffaflık ilkelerinin benimsendiği kamusal ve
sosyal hizmetler odaklı bir yönetim anlayışı, akıllı
yönetim diyebileceğimiz bir anlayıştır. Bu bağlamda
“akıllı” kavramı toplumun yönetimde etkin olarak
var olmasının yanı sıra sunulacak hizmetlerde bilgi
Şekil 1. Giffiner Akıllı Kent Bileşenleri
9. 298
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
iletişim teknolojilerinden de faydalanılmasının rolü
büyüktür. Bilgi iletişim teknolojileri, hizmetin talep
edilmesinin yanı sıra yönetici konumunda erkin de
şeffaflığının anlık kontrol edilebilmesi anlamında
önem arz etmektedir (Caragliu, 2011).
Akıllı hareketlilik
Akıllı hareketlilik göstergesi kent içerisindeki birey,
bilgi, ürün akışının sürdürülebilir ve güvenli yollarla
olması anlamına gelmektedir. Altyapı sistemlerinin
tümü olarak bakabileceğimiz bu başlık altında
taşıt ve yaya yollarının yanı sıra ICT (information
and communations technology) yani iletişim ve
haberleşme altyapıları da büyük önem taşımaktadır.
Akıllıhareketbağlamındafarklıhareketsistemlerinin
bir arada çalışması verimlilik anlamında temel
etkenlerdendir. Bu entegrasyon ulaşım modları
arasındaki entegrasyon olabileceği gibi ulaşım-bilgi
hareketi arasındaki birlikteliği de kapsamaktadır.
Otomasyonun tüm yaşamımıza entegre olacağı bir
akıllı kent modelinde iletişim ve haberleşme ağı
belki de en önemli kent bileşeni haline gelecektir.
Akıllı Çevre
Sürdürülebilir kaynak yönetimi, ekolojik önlemler
ve kirlilik gibi göstergelerden oluşan bileşen daha
çok kentleşmenin getirdiği çevresel problemlerin
kentleşmeyle birlikte çözülmesi ve doğanın
sürdürülebilir şekilde varlığına devam etmesi
anlamına gelmektedir. Her ne kadar ekoloji ve
teknoloji birbirlerine zıt kavramlar gibi gözükse
de birbirlerini besleyip geliştirdikleri bir stratejik
yaklaşım olan eko-tek kentler geleceğin akıllı
kentlerinin uyması gereken temel stratejilerin
başında gelmektedir (Ercoşkun 2016).
Akıllı Yaşam
Tüm bu bileşenler ışığında meydana gelen kentsel
yaşam durumunu ifade eden akıllı yaşam bileşeni
birçok farklı göstergelerden meydana gelmektedir.
Bu göstergeler; yaşam kalitesi, eğitim durumu,
kültürel aktivitelerin yoğunluğu, sağlık durumları
vb. toplumların sosyal durumunu ifade eden
göstergelerdir (Caragliu, 2011). Yerel durum
ve imkânlara göre farklılık gösterebilecek bu
göstergeler teknoloji sayesinde gittikçe gelişmekte
ve çeşitlenmektedir.
Bu bileşenler her ne kadar kenti oluşturan farklı
etmenlerin göstergesi de olsa birbirinden ayrı
düşünülemez. Akıllı kent tanımlarında sıkça söz
edilen etkinlik ve verimlilik kavramları yukarıda
sıralanan bileşenlerin birbiriyle uyumu içerisinde
olmaktadır. “Otomasyon” kavramı her bileşene
ayrı ayrı tanımlanabileceği gibi bileşenler arasında
entegrasyonu da sağlamaktadır.
3. Sinema Sanatı ve Temsil Gücü
Gözümüzün saniyede 12 kareden fazla görüntüyü
hareket olarak algılaması ve optik bilimiyle birlikte
bu keşfin fotoğrafla buluşması, insanoğlunun var
oluşundan itibaren duvarlara resimler çizerek
başlattığı hikâye anlatım serüveninde büyük bir
devrim olmuştur. Hareketli görsellerle bir süreci
anlatabildiğimiz ve günümüz sanal gerçeklik
teknolojine kadar evirilmiş olan görsel hikâye
anlatıcılığı kimi zaman saf sanat üretme kaygısı
içerisinde olsa da çoğunlukla bir mesaj iletme
kaygısı içerisine girmiş, toplumsal amaçlara hizmet
etmiştir.
Çalışma kapsamında ele alınan tür bilim kurgu
türüdür. Diğer türlerden farklı olarak bilim kurgu
filmleri, sinemanın “araç” olarak kullanılmasında
etkin rol üstlenmiştir. Hayal edilen ancak mevcut
imkânlar sebebiyle gerçekleştiremediğimiz birçok
yaşam şekli bilim kurgu türü filmler sayesinde
anlatılabilmiştir. Bu sayede var olmayan dünyalara
veya geleceğe bir pencere açılarak bir “idea” ortaya
atılabilmiştir. Arzulanan ideanın adeta bir denemesi
yapılarak kitlere ilham verme ve yönlendirme aracı
olmuştur. Tam tersi durum için de bu süreç geçerlidir.
Mevcut düzenin ve problemlerin devamında yaşamın
alabileceği olumsuz şekiller de gösterilebilmiştir.
Uyarı niteliğinde mesajlar bilim kurgu filmleri
sayesinde iletilebilmiştir.
3.1. Bilim Kurgu Sineması
Bilim kurgu sinemasının en önemli özelliği olan
“gerçek dışılık” zannedilenin aksine tamamen
fantastik değildir. Bilim kurgu türü genellikle
gelecek kurgusu yapan bir tür gibi görünse de
geçmiş dönemler için “eğer öyle değil de böyle
olsaydı ne olurdu?” sorusunu da cevaplar nitelikte
eserler de vermiştir. Çoker’e (2016) göre “bilim
kurgu ilk bilim kurgu sineması diyebileceğimiz
“Ay’a Yolculuk” (1902) filminden günümüze kadar
insan evrimine benzer bir süreç geçirmiştir.” Bu
sebeple bilim kurgu sinemasını insanlık tarihiyle
birlikte düşünmek gerekmektedir. Bilim ve teknoloji
odaklı bir tür olmasından dolayı insanlık tarihinden
yoğun şekilde etkilenmiş ve insanlık tarihi de direkt
etkilemiştir (Bektaş, 2017).
Bilim kurgu sinemaları birçok sonuçlanmamış
teknoloji ve bilimsel çalışmaların sonuçlarını
göstermesinin yanı sıra bu sonuçların kullanılması
halinde insanların bu çalışmalardan ne şekilde
etkileneceğiyle de ilgilenmiştir. Bu sebeple teknoloji
10. 299
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
ve bilim konusu, eğer sorusunun sorulması için
genellikle araç olmuştur. Son dönemlerin en etkili
bilim kurgu filmlerinden olan “Interstellar” (2014) bu
durumun güzel örneklerindendir. Ekolojik sorunların
çözülmediği ancak teknolojik olarak gelişmiş bir
gelecek içerisinde insanlığın uzay ile arasındaki
ilişkisini gösteren bu filmde bilimsel çalışmalar ve
teknolojiler, öyle bir düzende insanlığın yaşamını ve
umutlarını ifade etmekte araç olarak kullanılmıştır.
Busebepledirkibilimkurgusinemasındaoluşturulan
dünyalar genellikle ütopik diyebileceğimiz; olması
güç veya imkânsız kurgular olarak resmedilmiştir.
Geçmişten günümüze birçok bilim kurgu hikâyesi
geleceği resmetmeye çalışmış, uzaya ve teknolojiyle
ilişkin öngörülerle ilgili hikayeler oluşturmuştur.
Bazı bilim kurgu türleri ise döneminin problemlerini
mekânlar ve kentler üzerinden örnekleyerek vurgu
yapmıştır. İlk kentsel distopya diyebileceğimiz
“Metropolis” (1927) filmi bu durum için uygun örnek
olarak gösterilebilir. Sınıf ayrımlarının kentsel yaşam
ve mekândaki ayrımını keskin şekilde gösteren
bu filmde işçi sınıf ağır şartlarda çalışıp yeraltında
yaşamaktayken, yönetici sınıf yerüstünde rahat bir
yaşam sürmektedir. Bu iki sınıf arasında zıtlıkların
mekânsal karşılıklarının gösterildiği filmde ağır
sanayi ve kapitalizmin etkileri de yoğun şekilde
vurgulanmaktadır.
Bilim kurgu filmlerinde düşüncelerimizi yansıtırken
gerçek mekân algısının ötesine geçilebileceği için
çoğu zaman mekânlar fütüristtik olmuştur. Özellikle
geleceğin veya uzayla ilgili hikâyelerinin anlatıldığı
filmlerde tasarımlar, birçok farklı fütüristtik mekân
düşüncelerini ortaya çıkmıştır. Bir sonraki bölümde
detaylı şekilde incelenecek olan 5. Element (1997)
filminde 2200 yılının dünyasını anlatırken parçadan
bütüne olacak şekilde akıllı sistemlerle donatılmış
fütüristtik mekânlar tasarlanmış, neredeyse yaşama
dâhil her sistemin otomatikleşmesi öngörülmüştür.
Bu otomatikleşme mekâna da yansıtılarak günlük
yaşam üzerindeki etkileri gösterilmiştir. Bireyin
en küçük yaşam alanı olan ‘ev’in tüm ihtiyaçlarını
bir oda içerisinde çözülebilecek şekilde teknolojik
gelişim öngörülmüştür.
Mekânsal boyutta yansımalarını radikal şekilde
görebildiğimiz bilim kurgu sinemasında kent
Şekil 2. Metropolis Filmi Kenti
olgusunun incelenmesi büyük önem taşımaktadır.
Taşıdığı mesaj kaygısı ve mesajı iletme yöntemi
düşünüldüğünde bilim kurgu filmlerinde kent
çoğunlukla araç olarak ve cevaplanması planlanan
‘eğer’ sorusu genellikle mekân üzerinden
cevaplanmaya çalışılmıştır.
3.2. Sinemada Ütopik-Distopik Anlatılar ve Kent
Konuşma dilimizde sıkça kullanır olduğumuz ütopya
sözcüğünün etimolojik kökeni; Eski Yunanca “değil”
anlamındaki “ού” ile “yer, ülke” anlamındaki “topos”
kelimelerinin birleşerek türemesinden gelmektedir
(http:www.etimolojiturkce.com/kelime/ütopya). İlk
olarak 1516 yılında siyasetçi-yazar olan Thomas
More’un kullandığı terim, Yeni Latincede “Utopia”
olarak karşımıza çıkmaktadır. 500 yıllık tarihi
içerisinde düşünürler ve yazarlar tarafından birçok
farklı anlam arayışı içerisinde değişime uğramış
kavramın ortaya atılışından önceki fikir ve tasarılar
da ütopya olgusuyla özdeştirilebilir olmuştur.
Platonun Devlet adlı eseri, olması arzulanan ve ona
göre kurgulanan bir dünya olarak düşünebileceğimiz
ilk ütopya örneğidir. zaman içerisinde kavramın
genişlemesi ve tematik olarak sınıflandırılmasının
yanı sıra, olumsuz öngörülü olanları yani distopyalar
ortaya çıkmıştır. Aldous Huxley’in ‘Cesur Yeni Dünya’
(1932) kitabı ve George Orwell’ın ‘1984’ (1949) kitabı
günümüzde popülerliğini sürdürün distopya türünde
eserlerdir.
Ütopya var olmayan bir yer olarak tanımlanmasının
yanı sıra tarih içerisinde kentsel ve sosyal
problemler neticesinde arzulanan bir yer olarak da
görülmektedir. Toplumsal açıdan ideal bir yaşantı
arayışının olması aynı zamanda ideal bir kent
oluşturmak, her zaman arzulanan bir olgu olmuştur.
Bu doğrultuda ütopyalar çoğunlukla döneminin
problemlerinden etkilenmişler ve oluşturdukları
düzenlerle birlikte bu problemlerin çözülmesi
halinde dünya düzenini resmetmeye çalışmışlardır.
Örneğin Rönesans Kentleriyle birlikte radikal
şekilde değişikliğe uğrayan Yeni Çağ Kentlerinin
politik düzenindeki problemlerin çözüm sürecindeki
mükemmel geometri ve kurgu arayışı ütopik bir
hareket olarak okunabilir.
Mevcutproblemlereışıktutanütopyaçalışmalarıaynı
zamanda tematik ütopyalar da olabilmişlerdir. Bir
tema etrafında şekil alan ütopyalardan biri de Ernest
Callenbach’ın Ekotopya adlı kitabı olmuştur. Ekolojik
kaygılar sonucu dış dünyadan kendini yalıtarak yeni
ekolojik çevre içerisinde şekillenen Ekotopya isimli
ütopik bir ülke anlatılmaktadır (Callenbach, 1975).
Kent kavramı Ütopyalar için temel araçlardan
11. 300
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Şekil 3. Yeniçağ Kentsel Form Örnekleri
biri olmuştur. Çoğu yaşamsal işlevlerin sürdüğü,
toplumsal ve bireysel aktivitelerin gerçekleştiği
kentler,idealişlevveaktivitedizinlerininhayaledildiği
ütopyalardan bağımsız düşünülemezdi. Ancak bazı
ütopyalar ifade biçimini mekânda yoğunlaştırmış
ve kent düzenini hem araç hem de amaç olarak
kullanmışlardır. Örneğin Ebenezer Howard’ın 1989
yılında ortaya attığı Bahçe Kent kuramı, sanayi
devri sonrası yaşanan sosyal, ekonomik ve çevresel
sorunlara çözüm arayan fikirlerini mekânsal
tasarımda kurgulamış ve ütopik bir kent modeli
ortaya çıkarmıştır (Tizot, 2018).
Başlıca edebi eserler olmak üzere sanatın birçok
alanında karşımıza çıkan ütopya kavramı, temsil
şekline göre de farklılık göstermiştir. Günümüz bilim
veteknolojisiylebirlikteifadeşekillerizenginleşmesi;
sinema ve televizyon, sanal gerçeklik (Virtual Reality,
VR) teknolojisi, 3 boyutlu yazıcılar gibi yaratıcı
düşüncenin yansıtılmasında araç çeşitliliğinin
artması, kavramın anlamında da değişimlere sebep
olmuştur. Türk dil kurumunun tanımına göre;
gerçekleşmesi imkânsız tasarı ve düşünce olarak
ifade edilen terimin etimolojik kökenindeki “yer”
yani mekânsal boyutu dilimizde daha arka planda
kalmıştır. Yaratıcı fikir ve düşüncelerin sınırlarının
zorlandığı günümüzde kelime anlamının bu yöne
kayması gayet normal gibi gözükmektedir. Ancak
her ne kadar fiziksel mekândan ayrı kavramları ifade
etmeye başlamış da olsa, düşüncelerin gerçekleştiği
yerlerinbirmekândavarolmazorunluluğu,kavramın
her zaman mekânsal boyutunun da varlığını zorunlu
kılmaktadır. Bu bağlamda ütopyalar düşünülürken
en küçük mekândan küresel ölçeğe kadar birçok
mekânsal gösterge direkt ya da dolaylı şekilde
yansıtılmıştır.
Kumar’ın ifade ettiği ve Duman’ın aktardığı
üzere Ütopyalar aynı zamanda bilim kurgulardır
çünkü gerçek olanı değil mümkün olabileceği ele
almaktadırlar (Duman, 2012). Bu ifade içerisinde
mümkün olabilme durumu bilim ve teknoloji ile
paralel değişmektedir. Günümüz kentlerinin bir
sonraki evrimi olarak gördüğümüz akıllı kentler de
bu bağlamda şu an gerçek olmayan ancak mümkün
olması arzulanan kentsel modellerdir.
Sinema-ütopya ilişkisi içerisinde, sinemanın temsil
gücü, ütopik düşüncelerin yansıtılmasında edebiyata
göre daha fazla fırsat sunmuştur. Edebi eserlerde
az bahsedilen ya da bahsedilmemiş mekânsal boyut
filmlerde daha baskın rol almış böylelikle anlatılmak
istenen düşüncenin boyutu ne olursa olsun
mekânsal boyuttaki yansıması okunabilmiştir. Bu
bağlamda ütopik kurgulardaki kentlerin yansıtıldığı
sinemaların çekildiği dönemdeki problemleri
ele alış biçimlerinin analiz edilmesi büyük önem
taşımaktadır. Bu bağlamda daha önce bahsi geçen
“Metropolis” (1927) filmi büyük önem taşımaktadır.
Film, kent ve mekân üzerinden yansıtılan bir distopya
olarak karşımıza çıkmakta ve sosyal, ekonomik ve
politik durumları mekânsal göstergeler üzerinden
bize anlatmaktadır.
4. Filmler ve Kent Tahminleri
Henri Lefebvre’in “Bilim kurgu anlatılarında,
kent fenomeninin optimist tarzda öngörülmesi ve
perspektife yerleştirilmesi enderdir ve kötümser
öngörüler çok daha yaygındır.” (Lefebvre, 2013)
ifadesi çoğu sinematik ütopyada doğrulanmıştır.
Geçmişten günümüze birçok ütopik hikâye geleceği
insanlık açısından olumsuz ele almış, uzaya ve
teknolojiyle ilişkin öngörüler insanlığın sonunu
veya yaşam mücadelesini anlatan türde hikayeler
olmuştur.
Bubölümdeelealacağımızsinemaörnekleriçekildiği
dönemler arasındaki farklar ve yansıttıkları kentlere
bu farklılıkları yansıtabilmeleri dikkate alarak
seçilmiştir. Çekildikleri tarihler arasındaki 15 yıllık
süreç zarfında teknolojik gelişmeler ve teknolojik
gelişmelerdeki beklentiler arasında fark dikkat
çekmektedir.Bubeklentilerin,zamaniçindemeydana
gelen küresel ölçekteki birçok olaydan etkilendiği
aşikardır. 1996 yılında gerçekleştirilen Habitat II
İstanbul konferansının yansımalarının okunabildiği,
aynı zamanda küreselleşme için katalizör görevi
gören teknolojik gelişmelerin yaşandığı dönemin
etkilerinin günümüzde ‘küresel köy’ (McLuhan, 1964)
olarak adlandırdığımız dönemle kıyası bu zaman
12. 301
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
aralığında açıkça yapılabilmektedir. Aynı zamanda
bu süreçte değişen, yerel ya da küresel ölçekteki
ekolojik ve ahlaki kaygıların ne şekilde değiştiği bu
filmler aracılığıyla okunabilmektedir.
Detaylı şekilde ele alacağımız filmlerden kısaca
bahsetmek gerekirse 1997 yılında çekilmiş olan
5. Element filmi saf iyilik-saf kötülük çatışmasını
temel almış ve filmde dünya dışı yaşam ile ilişki
kurgulanmıştır. Dünyamız teknolojik açıdan
çok gelişmiş olarak kentler, devasa yapılar ve
uçan arabalar şeklinde basitçe betimlenmiştir.
Dünyanın problemleriyle birlikte yaşamının devamı
öngörülmüş ve teknolojik gelişimler var olan dünya
üzerinde uygulanmışlardır. Bu filme karşın 2013
yılında çekilen Elysium filmi ise ekolojik ve toplumsal
kaygılardan dolayı dünyadan neredeyse umudu
kesmiştir. Çoğu insanın yaşamını, yapay bir bölge
diyebileceğimiz; dünyamızın yörüngesinde kurulmuş
Elysium denilen yapay bir ekosistemde sürdürmesini
öngörmüştür. Sınıfsal ayrımda alt tabakada kalmış
insanların zorlukla yaşamını sürdürdüğü bir dünya
geride bırakan düzen, üst tabakanın yaşamını ise
tüm sistemin akıllı bir teknolojiyle yönetildiği,
hastalıklar ve olumsuz şartların olmadığı bir
gelecek göstermektedir. Bu iki dünya arasında
hizmet-üretim ilişkisinin zorunluluğunun sürmesi
ise çatışmalara sebep vermekte ve filmin temel
konusunu oluşturmaktadır.
Farklı süreçlerde çekilmiş filmlerin arkasındaki
kentsel kaygıları anlamak filmlerin çekildiği
dönemlerdeki kentsel problemleri anlamaktan
geçmektedir. Bu sebeple iki filmdeki kentsel
düzenler detaylı şekilde incelenerek, literatür
kısmında bahsedilen akıllı kent prensipleri açısından
değerlendirilerek karşılaştırılacaktır.
4.1. “Elysium” Filmi ve Kent Tahminleri
Bilim kurgu türünde başarılı birçok ürün vermiş olan
yönetmen Neill Blomkamp'ın yine uzak bir geleceği
anlatan Elysium filmi ‘21. yüzyılın sonunda dünya
hastalık ve kirlilikle doluydu ve aşırı kalabalıktı.’
cümlesiyle hikâyeyi başlatarak bizleri distopik bir
geleceğin içine sokuyor (bkz. Şekil 4). Sınıfsal
ayrımın sürdüğü bu gelecek kurgusunda zenginlerin
yaşam standartlarını devam ettirmek için dünyanın
yörüngesinde kurdukları yapay bir cennette kaçmış
oldukları görülüyor (bkz. Şekil 5). Dünya üzerinde
kalanlar ise Elysium denilen bu yapay cennete geçiş
hayaliyle düşük yaşam standartlarında hayatlarına
devam etmekte ve hikâye bu iki sınıf arasında
çatışma ve birbirlerine muhtaç olma durumu
arasında geçmektedir. 2154 yılında geçen hikâyede
kurulan yapay cennet Elysium’da tüm sistemlerin
otomatik hale geldiği görülmektedir. İnsanlara
verilen hizmetlerin çoğu androidler tarafından
gerçekleştirilmekte ve insanlar düzgün bir yaşam
sürerek yaşlanmayıp, hastalanmamaları için ‘med
bay’ ismi verilen birçok bilim kurgu hikâyelerinde de
kullanılan sağlık kabinlerine sahiptirler. Elysium’da
yaşayan sınıfın hala dünya üzerinde yaşamı
yönetmeye devam ettiği ve olumsuz sonuçları
olan üretim sistemlerinin dünya üzerinde olduğu
görülmektedir. Bu sebeple günübirlik de olsa üst
sınıf toplumun dünyaya gelmek zorunda oldukları
görülmektedir.
Filmin başrolü olan Max, dünya üzerinde yaşamını
sürdüren ve Elysium için hizmet androidleri üreten
fabrikada çalışan bir karakterdir. Çocukluğundan
kesitler gösterilen karakterin dünyadaki her
birey gibi Elysium’a gidip orada yaşama hayali
vardır. Armdyne isimli çalıştığı fabrikada meydana
gelen kaza sonucu ölümcül radyasyona maruz
kalan karakterimizin Elysium’a gidip sağlık
kabinlerinden faydalanmak için kaçak geçiş yollarına
başvurması ve dünyaya günübirlik gelen Elysium
vatandaşlarından bilgi hırsızlığı yaparak bunu
finanse etmeye çalışması filmin temel konusudur.
Bilgi hırsızlığı yapmaya çalıştığı kişinin Elysium
yönetimi için kalkışma başlatma planı olması ve
başrolümüzün çaldığı bilgiler arasında Elysiumla
ilgili tüm bilgi ve sistemlerin var olması hikâyenin
konusunu genişletmekte ve değiştirmektedir. Film,
kendi problemleri için yola çıkan karakterimizin tüm
geri kalmış insanların problemlerini çözmek için
Elysium’un kapılarını herkese açmaya çalışması
ve bunu başarmasıyla sonuçlanmaktadır. Tüm bu
çatışma içerisinde, sınıfsal ayrımların yansıması olan
tüm durumlar göz önüne serilmektedir. Bu ayrımın
Şekil 4. Elysium Filmi Dünya Görüntüsü
Şekil 5. Elysium Filmi Dünya-Elysium İlişkisi
13. 302
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
en keskin şekilde ifadesi, yaşamın farklı gezegenler
üzerinden gösterilmesi ve bu gezegenler üzerindeki
yaşamın bireylere sunduğu imkân ve problemler
aracılığıyla olmaktadır.
Filmi mekânsal açıdan incelendiğinde, dünya
üzerinde ekolojik problemlerden kaynaklı
apokaliptik bir düzen olduğu görülmektedir.
Yeşil alanların kalmadığı, kirlilik ve hastalıkların
karmaşası içerisinde kentleşmeye dair herhangi
bir izin bulunmadığı dünya öngörülmüştür. Buna
karşın zenginlerin yaşadığı Elysium’da; yeşil-su
ilişkisinin kurulduğu akıllı teknolojilerle donatılmış
bir kentsel düzen kurgulanmıştır. Akıllı kentin temel
ilkelerine uygun olarak eko-tek diyebileceğimiz,
günlük yaşama entegre hale gelmiş, yüksek oranda
otomasyonun kurulan yapay doğa ile uyumunun
sağlandığı bu bölge kontrollü bir ekosistem olarak
ele alınmıştır (bkz. Şekil 6). Doğal süreçlerle
oluşmamış bir ‘makine’ olan bu bölgenin mekânsal
pratiklerinin işlemesindeki tek düzelik dikkat
çekmektedir. Ancak otomatik sistemlerde donatılmış
olan yapay dünyanın kontrol edilebilirliği, üzerinde
yaşadığımız günümüz dünyasının belli durumlarının
kontrol edilemezliğinden farklı olarak doğal afet vb.
olaylardan arındırılmış bölge olması, bu tekdüzeliğin
sayesinde beklenmeyen sonuçların önüne geçmesini
de sağlamaktadır.
Akıllı kente dair literatür kısmında belirtildiği
üzere Elysium bölgesini anlamak için akıllı kent
bileşenlerinin her birine daha detaylı bakmak
gerekmektedir. Bu doğrultuda;
Akıllı ekonomi
Elysium’unfilmdebahsedildiğigibibilişimveteknoloji
tabanlı bir gezegen olmasından dolayı, şirketler
aracılığıyla kurulmuş ancak inşa eden şirketlerin
hala hizmet verme zorunluluğu bulunan ve ekonomik
olarak finanse eden üst sınıfa bağlı bir makina olduğu
görülmektedir. Akıllı ekonomi kapsamında teknoloji
ve yenilikçilik adına çok şey filme yansıtılmıştır.
Ancak girişimcilik adına üzerine konuşulabilecek
herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Akıllı ekonomi başlığı altında asıl ele alınması
Şekil 6. Elysium Filmi Elysium Kenti
gereken Elysium üzerinde zararlı diyebileceğimiz
herhangi bir üretim mekanizmasının bulunmaması
dikkat çekmektedir. Bu tür fonksiyonlar kendi
ekosistemleri dışında dünya üzerinde çözülmekte
ve çalışanlar iş güvenliği, iş güvencesi vs. herhangi
bir dayanağı olmaksızın çalışmaktadır. Elysiumda
yaşayanların ise yönetim birimi hariç herhangi bir
çalışma durumu gösterilmemektedir.
Akıllı insanlar-toplum
Sanayi toplumunun bir sonraki aşaması olarak
adlandırdığımız bilgi toplumu olarak akıllı toplum
başlığı Elysium filminde yansıtılan topluma tam
olarak uymamaktadır. Tam anlamıyla otomasyonun
sağlandığı Elysium bölgesinde insanlar hizmet
sektörünü androidlere bırakmıştır. Sanayi
sektörünün ise dünya üzerinde çözülmesiyle üst
sınıf olan Elysium halkı günlük yaşamını keyif ve
sefa içinde sürmektedir. Filmde gösterilmese dahi
kentsel yaşamdan okuyabileceğimiz bazı çıkarımlar
da bulunmaktadır. Kendilerini üst sınıf olarak
gören Elysium halkı kendi içerisinde de farklı önem
seviyelerden oluşmaktadır ve bu seviyeler farklı
muamelelerle karşılanmaktadır. Her bireyin yaşam
biçimi benzer olsa dahi seviyeye göre farklı statüler
olduğu anlaşılmaktadır.
Akıllı toplum bağlamında film üzerinden
yapabileceğimiz temel çıkarımlar bulunmakta ve bu
çıkarımlar bizi bazı sorulara yöneltmektedir. Akıllı
toplumun özünde olan yaratıcı sınıf grubu mevcut
dünya düzeni düşünerek tanımlanmış ve her bireyin
buyaratıcısınıfiçerisindeyeralabilmesiiçineğitimve
fırsat eşitlikleri ile düşünülmüştür. Bu da bize yaratıcı
sınıfın dinamik yapıda olduğunu göstermektedir.
Ancak Elysium düzeni içerisinde var olmuş bir
topluma baktığımızda ise kronik zenginlik ve fakirlik
durumu söz konusudur. Bu durum yaratıcı sınıf
diyebildiğimiz grubun sürekliliğinin sağlanmasında
sadece zenginlerin rahat yaşamından çıkmış bir
bireyin ancak bu gruba dahil olabileceği anlamına
gelmektedir. Dünya üzerinde belli bir seviyede
eğitim almış bireylerin yüksek zekâ seviyesinde
olsa dahi sadece dünya üzerindeki bireylere hizmet
ettiği görülmekte ve iki sınıf arasında keskin ayrım
akıllı toplum anlamında da keskin ayrıma sebep
olmaktadır.
Akıllı yönetim
Elysium kapsamında akıllı yönetimin tam anlamıyla
var olduğu söylenebilir. Tüm hizmet sektörünün
otomatikleştiği bir düzende akıllı bir yönetim
biçiminde var olması gereken şeffaf, katılımın yüksek
olduğu, eşitlikçi, etkin ve cevap verebilir yönetim
14. 303
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
biçimirahatlıklasağlanabilmektedir.Kendiiçerisinde
Elysium’un da yönetim birimlerinin var olması ve
hikâye içerisinde de gösterilmiş herhangi bir tehdit
durumunda kararların anlık ve etkili olması akıllı
yönetim düzeninin doğruluğunu göstermektedir.
Film içerisinde yönetim anlayışına dünya-Elysium
çatışması içerisinde bakmamız gerekirse adaletsiz
bir düzen olduğunu söyleyebiliriz. Dünya üzerinde
yaşayan insanların Elysium’daki üst sınıf tarafından
yönetilmesi ve bu yönetici sınıfın hesap vermeksizin
dünya üzerindeki yaşama müdahale edebilmesi akıllı
yönetimin zıttı bir düzeni göstermektedir.
Akıllı hareketlilik
Akıllı hareketlilik bağlamında Elysium düzeni
içerisinde birey, bilgi, ürün akışının etkin ve verimli
şekilde gerçekleştiği gözükmektedir. Bilgi iletişim
teknolojilerinin gelişmiş olduğu aynı zamanda
organik ve mekanik bilgi arasındaki akışın
sağlanabildiği gözükmektedir. Somut ürün ve birey
anlamında hareketliliğin ise gelişmiş teknoloji ve
Elysiumun uygun tasarımı içerisinde etkin olarak
sağlanabileceği söylenebilir. Hava araçlarının
yanı sıra Elysium tasarımının iç bükey olması ve
mekânsal erişimin sağlanırken içbükey durumundan
faydalanacak şekilde geçişlerin olması akıllı
hareketliliği sağlayabilmektedir (bknz. Şekil 7).
Akıllı Çevre
Dünyadaki problemlerden kaçarak kurulan Elysium
bölgesi için çevre kavramı yapay bir düzenden
oluşmaktadır. Ancak bu yapay çevre dünya üzerinde
var olan haliyle olsa akıllı çevre sayabileceğimiz bir
düzen sunmaktadır. Aslında bölgenin bir makine
olması, akıllı çevre anlamında birçok avantajlı
durumu beraberinde getirmiştir. Kaynak kullanımı,
iklim kontrolü ve atık yönetimi gibi birçok çevresel
süreç, makine temelli sistem sayesinde olabilecek
en verimli şekilde işlemektedir. Banliyö tarzı
yerleşimlerin kurgulandığı herkesin bol yeşillikler
üzerinde yaşadığı görülmektedir. Elysium tasarımı
içerisinde konut bölgelerinin tasarlanan halkanın
dış kısımlarında yer seçmesi kamusal alanların
halkanın iç kısmında yer seçmesine imkân vererek
Şekil 7. Elysium Filmi Elysium Tasarımı
kamusal erişilebilirlik ve etkin servis imkânını
da sağlamıştır. Kurulan bu yapay çevre içerisinde
kentleşmenin getireceği bütün olumsuz durumların
dünya üzerinde bırakıldığını ve hala olumsuz
etkilerinin sürdüğünü görmekteyiz. Ek olarak filmde
her ne kadar bahsedilmemiş de olsa kurulan yapay
cennetin yeşil-su-toprak gibi etmenleri dünyadan
sağladığı ve dünya üzerindeki ekolojik düzeni hiçe
sayarak yok ettiği de gözükmektedir. ‘Doğa’nın
kalmadığı bir dünya, geriye kurak, kalitesiz ve sadece
yapılara terkedilmiş bir düzen bırakmıştır.
Akıllı Yaşam
Akıllı toplum kısmında da bahsedildiği üzere
kentsel hizmetlerin otomatikleşmesi akıllı yaşamın
tüm göstergeleri açısından olumlu bir gelişme
olarak gözükebilir. Herhangi bir ekolojik sorunun
yaşanmadığı aynı zamanda ekonomik olarak üst
sınıf diyebileceğimiz Elysium toplumunun günlük
yaşamının da otomasyonla desteklenmesi akıllı
yaşam kapsamında üst düzey bir toplumsal düzeni
sunmaktadır. Bireylerin vaktinin çoğunu kendilerine
ayırdıkları bir toplum resmeden film aslında bize
gelişmiş teknolojiyle birlikte gelecekte insanoğlunun
çalışma dışı yaşamının alacağı şekli olumlu bir bakış
açısıyla göstermektedir. Oysa ki Kurt Vonnegut’un
Otomatik Piyanosu gibi birçok bilim kurgu ürünü bu
durumu problemli bir ‘amaçsızlık durumu’ olarak
görmektedirler (Vonnegut, 1952).
Bileşenlerinin yanı sıra Elysium gezegenini akıllı
kent olarak bütüncül bir şekilde ele almak gerekirse
teoride düzgün bir akıllı kentten beklenen birçok şeyi
bünyesinde sunmakta ve henüz uygulanması güç
teknolojik gelişmelerin alabileceği şeklin kentsel
yaşama yansımasını fiziksel mekânla uygun şekilde
göstermektedir. Ancak böyle bir olumlu kentsel
düzen için feda edilmesi gereken etkenlerin de var
olduğu gerçeği filmde vurgulanmaktadır. Dünyada
geride bırakılan birçok olumsuz durum ve bu
olumsuz durumlarla birlikte yaşamak zorunda kalan
sınıf ödenmesi gereken bedelin kendisi olmaktadır.
Bu durum beraberinde ‘kendi içerisinde ütopya
diyebileceğimiz bu dünya için ödenen bedel zorunlu
mu? zorunlu ise kendi düzeni içerisinde olumsuz
etkileri olmayan bu düzenin dışarıya etkisi onu
distopya yapmaz mı?’ sorularını getirmektedir.
4.2. “5. Element” Filmi ve Kent Tahminleri
Luc Besson’ın yazıp yönettiği film daha sonra
ortaya çıkardığı birçok eseri gibi fantastik boyutları
da içermekte ve insanlığın temel problemlerini
ve sorgularını vurgulamaktadır. İyilik ve kötülük
çatışmasını en basit haliyle ele alan film dünya ve
15. 304
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
dünya dışı yaşam arasında ilişkilerin kurulduğu
bir geleceği öngörmüştür. Dönemi, 2200’lü yıllar
olarak geçen filmde dünya nüfusu 200 milyarı
aşmıştır. Teknolojinin geliştiği ve gündelik yaşam
alışkanlıklarının devam ettiği görülmekte ve sadece
aktiviteleryüksekteknolojiylebirlikteşekildeğiştirmiş
halde resmedilmiştir (bkz. Şekil 8). Çoğu bilim kurgu
anlatılarından farklı olarak otomasyon sistemi tam
olarak hayatımıza entegre olmamış ve gündelik
işler ve sosyal hayatta insan emeğinin devam ettiği
görülmektedir. Günümüzün sınıfsal ayrımları devam
etmekte ve benzer şekilde, yönetici sınıf, askeriye
ve din adamlarıyla birlikte karar mekanizması
işlemektedir. Bilimin de teknolojiye paralel olarak
gelişmiş olduğu ve insanlığın bilgi birikiminin dünya
dışı varlıklarla birlikte daha genişlemiş ve kontrol
edilebilir bilginin olduğu gözükmektedir. Filmde
din ve mitolojik ögeler yoğun olarak kullanılmakta
ve insanların gündelik yaşamlarına ve düzenlerine
etkisi yoğun olarak vurgulanmaktadır.
5. Element filminin hikâye gereği iyilik ve kötülük
temalarını betimlerken saf iyilik ve saf kötülük
tasvirlerinikullanmıştır.Bubağlamdahikâyesafiyiliği
temsil eden başkahramanımız Leelo karakterinin,
her 5000 yılda bir tekrar eden kozmik olaylar sonucu
ortaya çıkan kötülük göktaşına karşı koymak için
dünyadabulunankutsaltapınağadoğruyolaçıkarken
başına gelen olaylar dizgesinden oluşmaktadır. Diğer
bir başkahraman olan Korben Dallas karakterleri
ise saf iyilik ve saf kötülük betimlemeleri arasındaki
basit insan duruşunu gösteren ve Leelo’ya amacında
yardım etmeye çalışan bir roldedir.
5. Element filminin mekânsal boyutuna bakmak
gerekirse 2000’ler öncesi çoğu bilim kurgu
ürünlerinde olduğu gibi insanlığın mekanikleşmesini
betimlerken materyal olarak metal temasını sıkça
kullanmıştır.Enufakyaşambirimindenkentselölçeğe
kadar her birimde bu metal tema ağır basmaktadır.
Filmin çekilmesinden bir sene önce gerçekleştirilen
Habitat II İstanbul (1996) konferansının gelecek
üzerine kentsel kurgularının etkileri film üzerinden
dolaylı şekilde okunabilmektedir. Bu konferanstan
çıkan, kentleşmenin getirdiği olumsuz etkilerinin
yine kentleşmenin fırsatlarıyla çözümlenebileceği
Şekil 8. 5. Element Filmi Kenti
gibi bir öngörünün sonuç ürünü olabilecek yoğun
kentleşme filmde görülebilmektedir.
Gelişmiş teknoloji ve yüksek nüfus etkisiyle
kentler dikine gelişerek zeminle temas neredeyse
kesilmiştir. Ulaşım ve iletişim ağları günümüz 2
boyutlu etkileşiminden çıkaran, uçan arabalar,
dikeyde çok katmanlı ulaşım aksları gibi etkenlerle
birlikte resmedilmiştir (bkz. Şekil 9). Bu çok
katmanlı yaşam sosyal hayata da entegre olmuştur.
Kamusal mekân olarak kullanılan açık alanlar yapı
terasları ve balkonlar aracılığıyla çözülmektedir.
Akıllı sistemlerle birlikte evlerin boyutu küçülerek
her şey mekanikleşmiş ve az mekânda çok fonksiyon
çözülmeyeçalışılmıştır.Ekosistemvedoğaanlamında
herhangi bir durum gösterilmemekte ve yüksek
yapılaşma sonucu kullanılmayan zemin katmanı ise
atıldurumdaresmedilmiştir(bkz.Şekil10).İnsanlığın
doğa kavramını arayışı başka gezegenlerde olmakta
ve lüks olarak gözükmektedir.
Akıllı ekonomi
5. Element filmi, dünya üzerindeki yaşamın
günümüzdekinden farklı olarak fiziksel boyutunun
teknolojik gelişmeler ışığında evrilmesinden başka
değişiklikler göstermemektedir. Kapitalist sistemin
şirketler aracılığıyla devam ettiği ve büyük şirketlerin
belli başlı yönetimsel güçleri de kontrol edebildiği
gözükmektedir. Otomatikleşmenin tam anlamıyla
yaşanmaması ve hizmet sektörünün hala insanlar
aracılığıyla verilmesi, taksici ve asker gibi günümüz
mesleklerinin yüksek teknolojiye entegre şekilde
resmedilmesinden başka tam anlamıyla akıllı bir
ekonomiksistemolduğusöylenemez.Akıllıekonomiyi
destekleyecek yaratıcı sınıf ve girişimciliğin yalnızca
askeri tabanlı şirketler yoluyla gösterilmesi, aslında
Şekil 9. 5. Element Filmi Katmanlı Kent
Şekil 10. 5. Element Filmi Atıl Kalmış zemini
16. 305
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
resmedilen kent düzeninin günümüz düzeninin bir
yansıması olduğunu göstermektedir.
Akıllı insanlar-toplum
Sanayi sonrası beklenen bilgi toplumunun göstergesi
olan akıllı toplum tanımı 5. Element filmi için
gösterilen toplum örneği için uygun bir tabir değildir.
Ancak filmde gösterilmese dahi yüksek teknolojiye
kavuşmuş dünyada kapitalist sınıflandırmaya
entegre bir bilgi toplumu grubu olduğu çıkarımı da
yapılabilir.
Akıllı yönetim
5. Elemet filminde yüksek teknolojinin varlığı fiziksel
boyutta kendini sıkça gösterirken bilişim boyutunda
eksik kalmıştır. Bu durum filmin çekildiği 2000’ler
öncesidurumunyansımasıgibigözükmektedir.Ancak
hikâye boyunca karar veren sınıfın askeriye olması
ve gündelik ya da küresel problemler karşısında
karar alınırken bu askeri sınıfın tek başına yetkili
olması akıllı yönetim anlamında herhangi bir ilkeye
uymamaktadır. Fantastik kavramların var olması
ve etkisi karar mekanizması içerisine inanç temelli
kararların olmasını zorunlu kılmıştır.
Akıllı hareketlilik
5. Element filminde yüksek teknolojinin varlığı ve
yoğun nüfustan dolayı kent dikeyde büyümüştür. Bu
durum kent içerisindeki insan hareketi için dikeyde
ve yatayda farklı hareket seçenekleri sunmuştur.
Çok katlı binalar sebebiyle sokak ve ulaşım
aksları farlı yüksekliklerde farklı çeşitlerdir. Taban
diyebileceğimiz atıl bölgeler daha çok mal taşıma
yolları olarak kullanılırken yüksek akslar insan
ve direkt sunulan ticari ürünlerin varlığıyla dikkat
çekmektedir. Çoğu bilim kurgu anlatılarından farklı
olarak binaların da dikey bir aks olarak kullanılması
ve raylı sistemlerin düşeyde hareketi bu binalar
aracılığıyla sağlaması dikkat çekmektedir (bkz. Şekil
11). Filmin 2000’ler öncesi çekilmiş ve günümüzdeki
bilgi iletişim teknolojilerinin tahminin yapılamamış
olması filmdeki bilgi iletişim teknolojilerinin mektup
tabanlı mesajlaşma ve sabit telefonlar aracılığıyla
resmedilmesine sebep olmuştur.
Akıllı Çevre
Filmde kurgulanan kentsel çevre çok katlı,
yüksek ve mekanik bir çevreden oluşmaktadır.
Doğal etmenlerin herhangi bir sahne veya
bölgede resmedilmemesinden günümüzde umut
ettiğimiz ekolojik anlamda bir sürdürülebilirlikten
bahsedilmesi mümkün değildir. Günümüzün temel
problemlerinden yapılı çevrenin doğal çevreyi
ele geçirip ekolojik dengenin bozulması filmde
çok açık şekilde tasvir edilmiştir. Ancak böyle bir
durumda meydana gelecek olaylar ve problemlere
değinilmemiş ve insanlığın o durumda bile yaşamına
devam edebilmesi yeni sisteme adapte olması
öngörülmüştür.
Akıllı Yaşam
5. Element filminde her ne kadar yüksek teknolojili
bir dünya hayal edilmiş olsa da sistemlerin
otomatikleşmesi durumu söz konusu değildir.
Bu sebeple, insan emeğinin hala değer gördüğü
dünyada süren hikâye, günümüz kentsel yaşamın
izlerini taşımaktadır. Bilim ve teknoloji sayesinde
günümüzdeki hizmetlerin daha kapsamlı şekilde
olduğu gösterilmiş olsa dahi günlük çalışma şartları,
sosyal ilişkiler anlamında günümüzden daha akıllı
bir yaşamdan söz etmek mümkün değildir.
5. Element filmi çekildiği dönem itibariyle birçok
teknoloji gelişiminin öngörüsünü sadece mevcut
yaşam fonksiyonlarının gelişmesi üzerine
kurgulamıştır. Teknolojinin getirebileceği yeni
imkânların farkındalığı üzerine getirdiği kararlar
fiziksel mekâna özgü kalarak sosyal ve kültürel
yaşam üzerinde değişiklikler kurgulamamıştır. Bu
durum akıllı kent bağlamında, akıllı kentin temel
kaygılarından olan sürdürülebilirlik ilkesine ters
bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Herhangi
bir bilimsel ya da teknolojik gelişimin düşünce
tarzlarımız ve sosyal hayat üzerindeki etkisi
kaçınılmaz olduğundan kentsel yaşam üzerindeki
büyük etkisi de yadsınamaz. Filmde küresel ölçekte
ele alabileceğimiz temel iki problem olan ekonomi
ve ekoloji kavramlarına radikal çözüm sunmayan ve
bu problemlerin durumunu göz ardı eden teknoloji
tabanlı bir kent görünmesiyle akıllı kent olarak
bahsedemeyeceğimiz bir dünya öngörülmüştür.
5. Bulgular ve Değerlendirme
5.1. Filmlerdeki Kentlerin Akıllı Kent Bağlamında
Karşılaştırılması
15yılaraylaçekilmişbuikifilmivefilmlerdekikentleri
kıyaslamak istersek öncelikle yapmamız gereken
filmlerin çekildiği dönemlerin kentsel problemlerine,
Şekil 11. 5. Element Filmi Dikey Ulaşım Aksları
17. 306
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
beklentilerine ve mevcut teknolojilerine bakmamız
gerekmektedir. Gelecekte aynı dönemleri tahmin
etmeye çalışmış bu iki filmdeki mekânsal kurgulara
bakarak 5. Element filminin çekildiği 1997 yılından
Elysium filminin çekildiği 2013 yılına kadar değişen
düşünce tarzımızı da anlamış oluruz. Bu süreç
içerisinde küresel ölçekteki kaygılarımızın değişip
değişmediğini, problemlerimizi çözmek için
herhangi bir adım atıp atmadığımızı ve dünyadan
umudumuzun sürüp sürmediğini görmemiz için ön
gösterim sunan bu filmlerden günümüz için ne gibi
dersler çıkaracağımız büyük önem taşımaktadır.
Öncelikli olarak 5. Element’in çekildiği 2000’ler
öncesi dönem, küresel ölçekte ekolojik kaygıların
günümüzdeki kadar popülaritesinin olmadığı bir
dönemdir. Bu sebeple kurgulanan dünyada doğanın
ve ekosistemlerin kentsel yaşam üzerindeki
etkisinin önemi göz ardı edilmiştir. Film genelinde
mekânlardaki teknoloji göstergeleri metalik bir
temayla doğadan kopuk olmuştur. Buna karşın
Elysium filminde ise kurgulanan dünyada doğa
teması temelde olacak şekilde teknolojik göstergeler
ve otomasyon ikinci planda kalmıştır.
Bilgi iletişim teknolojilerinde meydana gelen büyük
gelişmelerin yansıması diyebileceğimiz kablosuz
iletişim araçları ve teknolojideki hız Elysium filmini
5. Element filminden ayıran temel özelliklerdendir.
Doğa-teknoloji arasındaki ilişki konusunda keskin
şekilde ayrılan iki film için bu durum kente de
yansımıştır. Akıllı çevre ve akıllı hareketlilik ilkeleri
konusunda Elysium filmi akıllı kent sunma başarısı
sergilerken 5. Element filmi ise gelişmiş teknolojili
bir kentten öteye gidememiştir.
Elysiumfilmindekurgulanankentseldüzendesıfırdan
yaratılabilmiş olmanın avantajları görülmektedir. Bu
avantajların başında altyapı sistemlerinin bütünsel
ve sürdürülebilir olması, doğa-teknoloji ilişkisinin
dengeli şekilde yaşama entegre olması, kontrol
edilebilir toplum ve mekân ilişkisi gelmektedir.
Buna karşın 5. Element filminde ise konu olan
kentsel düzenin şu anki dünyamızın sorunlarını
devam ettirmesinden kaynaklı problemler olduğu
görülmektedir. Bu problemler; nüfus artışı ve buna
paralel olarak yapılaşmanın artması, insan-mekân
ilişkisindeki ölçek problemi, ekonomik ve teknolojik
gelişme odaklı doğanın arka planda kalması gibi
adeta günümüzün bir yansımasıdır. Mekânsal
problemleri çözmek yerine kentte dikeyde yeni
katmanlar yaratarak problemlerin bertaraf edilmeye
çalışıldığı gözükmektedir.
Çoğu bilim kurgu ürünlerinde ortak olarak
düşünülen; kentsel hizmetlerin sunulması ve
üretim sektöründeki emeğin otomasyonu konusu
iki filmin ayrıştığı diğer bir konudur. 5. Element
filmi teknolojinin gelişimi konusunda daha cömert
öngörüye sahip olsa da otomasyon konusunda daha
zayıf bir dünya örneği göstermiştir. Birimler arası
teknolojik gelişmişlik entegrasyonu eksik kalmış
ve daha verimli bir düzen olabilecekken sadece
teknolojik illüzyonlar oluşmuştur. Elysium filminde
kurulan dünyada ise otomasyon yoğun şekilde
gözükmekte hatta teknoloji tabanlı bir yapay bölge
olan Elysium bölgesindeki tüm sistemler ortak
tabanlı çalışmaktadır. Bu durum Elysium’un yaşayan
akıllı tek bir organizma gibi hareket etmesini
sağlamıştır. Böylelikle akıllı yaşam ilkesinin yerine
getirilmesinde ve akıllı hareketliliğin sağlanmasında
5. Element filminde kurulan kentten daha başarılı
bir kent modeli olabilmesini sağlamıştır.
Gelişmiş teknolojinin sosyal yaşam üzerindeki
etkileri günümüzde de gittikçe yoğun şekilde
hissedilmektedir. Akıllı telefonlar ve internetin
yaşayış biçimimiz ve kültürel ritüellerimiz üzerinde
değişiklikler yaratmış olması daha gelişmiş
teknolojik seviyenin yaşamımızı ne şekilde
etkileyeceği konusunda tehlikeler barındırmaktadır.
5. Element filminde teknolojinin mevcut ritüeller
üzerinde ne şekilde değişikliklere sebep olabileceği
vurgulanmışken Elysium filminde ise gelişmiş
teknolojinin ritüellerimizi ve yaşayış biçimimizi ne
şekilde değiştireceği vurgulanmıştır. Herhangi bir
kentsel aktivitenin mekândan ayrı düşünülemeyecek
olmasından dolayı teknolojinin mekânda meydana
getirdiği değişiklik yaşam ritmine de yansımaktadır.
Bu durum yaşamdaki çeşitlilikten tek tipte bir
yaşam stiline doğru toplulukları sürüklemektedir.
5. Element filminde yaşamın çeşitliliği ve farklı
ritüellerin devamlılığını görebiliyorken Elysium filmi
bize tek tip bir toplum sunmaktadır.
5.2. Değerlendirme
Filmlerdeki kent karşılaştırmaları 15 yıllık
süreçte değişen gelecek kent tasarımlarımız
üzerinden yorum yapabilmemizi sağlamaktadır. Bu
karşılaştırma sonucu ortaya çıkan temel problemler
aşağıda sıralanmıştır.
• Teknolojik anlamda herhangi bir gelişmenin
fiziksel mekânda yansıması olduğu gibi yaşam
tarzlarımız ve alışkanlıklarımız üzerinde de
yansıması olduğu gözükmektedir. Akıllı kent idealine
erişme sürecinde küreselleşmenin yoğun şekilde
etkili olduğu ve bu sebeple toplumun tek tipleşmeye
gittiği gözlenmektedir.
• Nüfus artışı ve beraberinde gelen hızlı yapılaşmayla
18. 307
27. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu
birlikte kontrol edilebilirlik sorununun ortaya
çıkacağı gözükmektedir.
• Doğa-teknoloji ilişkisinin bir rekabete dönüşmesi
yerine birbirlerini destekleyecek şekilde devam
etmesi gerektiği aksi taktirde teknolojinin galip
geleceği ve geri dönüşü olmayacak ekolojik
hasarların ortaya çıkacağı aşikardır.
Bu küresel ölçekteki problemlerin yanı sıra akıllı kent
özelinde kaygılanmamız gereken konular aşağıdaki
sıralandığı gibidirler.
• Akıllı kent bileşenlerinin sağlanmasında
bütüncül bir bakış açısı gerektiği ve tam verimin
sağlanmasında kentsel sistemler bütününün büyük
önem taşıdığı gözükmektedir.
• Gelişmiş teknoloji beraberinde kentsel yaşamda
refahıgetirebildiğisınıfsalayrımıdagetirebilmektedir.
Bu sebeple teknolojik imkânlara erişim ve kaynak
dağılımında eşitlik ilkesi büyük önem taşımaktadır.
•2000’lersonrasıgelecekleilgiliekolojikkaygılarımız
popülerlik kazanmış ve hayal ettiğimiz gelecekte
bu problemlerin çözümü gelecek kentlerimizi
oluştururken dayandığımız temel etken haline
gelmiştir.
• 2000’ler öncesi akıllı kent sistemleri ve
makineleşme, fiziksel mekânda kendini daha baskın
gösterirken, günümüze yaklaştıkça sosyal yaşam
ve yaşam standartları üzerinden ifade edildiği
gözükmektedir.
• 2000’ler öncesi düşünülen gelecekte yapısal
boyut gelişmişlik göstergesi olarak gözükmekte ve
bu sebeple insan ölçeği kaçmaktadır. Günümüze
yaklaştıkça ise gelecek için insan ölçeğinin
yakalanmasının bir refah göstergesi olduğu
gözükmektedir.
Kaynaklar
Çoker, N. (2016). Bilim Kurgu Sineması 1900-1970, Seyyah Kitap
Yayınevi.
Frase, P. (2019). Dört Gelecek: Kapitalizmden Sonra Hayat, Koç
Üniversitesi Yayınları.
Lefebvre, H. (2013). Kentsel Devrim, Sel Yayıncılık.
Dameri, R. (2013). Searching for Smart City definition: a
comprehensive proposal, International journal of Computers
Technology- 11(5).
Vonnegut, K. (1952). Otamatik Piyano, April Yayıncılık.
Ek Bektaş E. H. (2017). Sinema ve Mekân İlişkisi Açısından
Bilimkurgu Filmlerine Bir Bakış, Mimarlık ve Yaşam Dergisi 2(2),
2017, (37-54).
Ertan Akkoyunlu, K.(2012). Ütopya Tasarımlarında Kent, İdealkent,
5, 38-67.
Estavez E., Lopez N. V., janowski T. (2016) Smart Sustainable
Cities – Reconnaissance Study. United Nations University, UNU-
EGOV.
Giffinger R. (2007).Smart cities Ranking of European medium-
sized cities, Research Institute for Housing, Urban and Mobility
Studies
Komninos N. Pallot M., Schaffers H. (2013). Special Issue on
Smart Cities and the Future Internet in Europe, journal of the
Knowledge Economy 4:119–134.
Coulardeau j. (2013). Marshall Mcluhan Understandıng Medıa,
The Extensıons Of Manroutledge, London – 1964, Editions La
Dondaine
Menouar, H. Güvenc İ, Akkaya K, Uluagac A. S., Kadri A and Tuncer
A. (2017). UAV-Enabled Intelligent Transportation Systems for the
Smart City: Applications and Challenges, IEEE Communications
Magazine 55-3.
M. Batty, K. Axhausen, G. Fosca, A. Pozdnoukhov, A. Bazzani, M.
Wachowicz, G. Ouzounis, and Y. Portugali (2012). Smart cities of
the future, Eur. Phys. j. Special Topics 214, 481–518
Tizot j. (2018). Ebenezer Howard’s Garden City Idea and the
Ideology of Industrialism, Colloque de la Sfeve : Industrial Desires,
56e Congrès de la SAES; Confluences
Varol, Ç. (2017). Sürdürülebilir Gelişmede Akıllı Kent Yaklaşımı:
Ankara’daki Belediyelerin Uygulamaları, Çağdaş Yerel Yönetimler,
26(1),43-58.
Yalciner Ercoskun, Ö. (2016). Ultimate Ict Network in Turkey For
Smart Cities, journal of Planning 2016, 26(2),130-146.
Yalciner Ercoskun, Ö. (2015). Exploring Geo-Social Networks
For Urban Studies, SGEM 2015 International Multidisciplinary
Scientific Conferences on Social SCİENCES And Arts.
Yüksel Duman, Ü. (2012). Antikçağda Günümüze Kent Ütopyaları,
İdealkent, 5,8-37.
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ütopya, Son Erişim
Tarihi 10 Ekim 2019